1. bugün faşizan siyasi otoritenin emri ve onun maşası kolluk kuvvetlerince zor kullanılarak hırpalanan akademi üyelerini gördükçe bir kez daha utandım. daha da utandığım şey ise, türkiye'nin tek bir üniversitesinden dahi bu takınılan diktatöryal tavra karşı en ufak bir ses çıkaramayacak hale bürünmüş olması...

    bugün, rektör ve üniversitelerin bağımsızlığının son zerresine kadar tarih olduğu bir ortamda elbet ki korku imparatorluğunun etkilerini göreceğiz, ancak bu korku içerisinde biz ne şekilde hakkımızı arayacak, sesimizi duyuracak pozisyonda olacağız?

    bazen diyorum ki, bu kadar güç ve denetimsiz yetkinin tek bir makamda olması acaba ilerde şimdiki iktidar ve yanlılarını da bir gün ateşe atar mı? türkiye, daha genel tabirle orta doğu intikam güdülü bir coğrafya ve başa geçecek diğer taraftan kişiler acaba o gün geldiğinde bunlara neler neler yapacak? sırf o gün bugünkü zalimlerden intikam alınması için acaba evet mi desem, evet safında yer alıp içerden mi çökertmek için uğraşsam kaleyi diyorum da... yakıştıramıyorum karakterime, intikamı meşrulaştıran bir meziyeti... ama o gün geldiğinde, bugünün mazlumları iktidara gelip de zalimlerden zulüm ile hesap soracağı vakit geldiğinde, bugünün zalim, o günün mazlumlarına zulmetmeyeceğim ancak, adil yargılanmaları için de uğraşmayıp sessiz kalacağım... sessizliğin çığlıklarını biraz da onlar duysun diye belki de...

    #hayır